Yapay Zekâ Kullanımında Farkındalık: Yaratıcılık ve Psikoloji Üzerine Derin Bir Bakış
Yapay zekâ hayatımızı kolaylaştırırken, yaratıcılığımızı ve psikolojik sağlığımızı korumak için bilinçli kullanım şart. Uzman Klinik Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, teknolojiyle dengeli bir ilişki kurmanın ve gerektiğinde profesyonel destek almanın önemine dikkat çekiyor.

Yapay zekânın hayatımıza hızla girdiği günümüzde, onun sunduğu pratik faydalar tartışılmaz. Ancak, sosyal medya ve dijital platformlarda yapay zekanın, kullanıcıların ilgi alanlarına göre bağlantılı içerikler sunması, yaratıcılığımız ve psikolojik sağlığımız üzerinde düşündürücü etkiler yaratıyor. İnsan zihnine benzer algoritmalar, bir içeriğe ne kadar uzun süre bakarsak, benzer içeriklerin önümüze çıkmasını sağlıyor. Bu durum, zaman kazandırırken farkındalığımızı ve özgün düşünce kapasitemizi olumsuz etkileyebiliyor.
Özellikle sosyal medya ve yapay zekâ platformlarının, günlük yaşamlarımızda vazgeçilmez bir hale gelmesiyle birlikte, birçok kişi bu araçlar olmadan hayatını sürdüremeyeceği algısına kapılıyor. Ancak, insan psikolojisi yapay zekânın sunduklarından çok daha karmaşık ve derin. Terapi süreçleri, basit önerilerden ibaret değil; detaylı anemnez, bilimsel teknikler ve danışana özel uygulamalarla ilerliyor. Yapay zekânın, insan ruh sağlığı alanında sunabileceklerinin hâlâ sınırlı olduğu bir gerçek.
Bu noktada, yapay zekayı reddetmek yerine, onu bilinçli ve farkında olarak kullanmak büyük önem taşıyor. Özellikle veri aktarımı ve hesaplamalar gibi zaman alan işlemlerde yapay zekanın verimliliği su götürmez. Fakat yaratıcılık, özgünlük ve eleştirel düşünce gibi insan özelliklerini korumak, teknolojiyle dengeli bir ilişki kurmaktan geçiyor.
Kapitalist düzenin insanları bağımlı hale getirmeye yönelik stratejileri de göz önünde bulundurulduğunda, hızla tüketilen ürün ve hizmetler, farkında olmadan bireyleri yapay zekaya daha çok bağlayabiliyor. Günümüzün “Zamanın Ruhu” yani Zeitgeist’i, hız ve kolaylık odaklı yaşamı destekliyor. Bu yüzden terapi ve tedavi yöntemlerinin daha kısa sürede sonuç alma hedefi taşıması da şaşırtıcı değil. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu yeni çağın ihtiyaçlarına uyum sağlıyor.
Yapay zekayı kullanırken sınır koymak, bağımlılıktan kaçınmak ve yaratıcılığı beslemek gerekiyor. Araştıran, sorgulayan, özgün düşünebilen bireyler yetiştirmek ise geleceğimiz için kritik.
Son dönemde terapiye başvuran danışanların çoğunun, yapay zekâ uygulamalarıyla hayatına yön vermeye çalıştığını ancak bu süreçte tıkanıklık yaşayıp gerçek psikolojik destek aradığı görülüyor. Bu da teknolojinin insan psikolojisi üzerindeki sınırlılıklarını ortaya koyuyor.
Sosyal medyanın algoritması, zihnimizin çalışma biçimini andırıyor. İlgi duyduğumuz içeriklere odaklandıkça, benzerleri karşımıza çıkıyor. Sağlıklı bir nöral ağın, olumlu ve işlevsel düşünceleri desteklediği gibi, dijital içeriklerde de benzer bir mekanizma işliyor. Bu nedenle, neyi izlediğimiz ve dikkat ettiğimiz, hem zihin sağlığımız hem de algoritmanın şekillenmesi açısından önemli.
Özetle, zihnimizdeki algoritmayı bilinçli yönetmek mümkün ve gerekli. Değiştirmek istediğimiz olumsuz içeriklerden kaçmak yerine, odağı sağlıklı ve yapıcı içeriklere yönlendirmek gerekiyor. Yapay zekadan faydalanırken yaratıcılığımızı kaybetmemek ve psikolojik destek gerektiğinde uzmanlardan yardım almak en doğru yaklaşım olacaktır.
Uzman Klinik Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil
Tepkiniz Nedir?






