Psikoloğa Gitmek Artık Engel Değil: Yeni Düzenlemelerle Ruh Sağlığına Güvenle Adım Atın

Yönetmelik Değişti: Psikolojik Tedavi Artık Otomatik Engel Sayılmamaktadır.

Önceden askerlik, polislik ya da kamu görevine girişlerde “psikiyatrik tanı” veya “tedavi geçmişi” çoğu zaman otomatik elenme nedeni olarak görülmekteydi. Ancak bu anlayış değişmiştir. Özellikle Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’nde yapılan güncellemeler, adayların sağlık raporu değerlendirme kriterlerini daha esnek hale getirmiştir. Bu yönetmeliğin hukuki dayanağı; 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, 4652 sayılı Polis Yükseköğretim Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’dur.

Yeni düzenlemeye göre:

·      Adayın son üç yıl içinde aktif bir psikiyatrik tanısının ya da devam eden tedavisinin olmaması durumunda, geçmişte psikolojik destek almış olması engelleyici unsur olarak görülmemektedir.

·      Yani kişi, geçmişte psikolojik destek almış olsa bile; işlevselliğini koruyor, tedavisi sona ermiş ya da devam etmiyor ise mesleki hedeflerine yönelmesi önünde yasal bir engel bulunmamaktadır.

Bu değişiklik yalnızca bir mevzuat yeniliği değil; ruh sağlığına dair toplumsal bakış açısının değişmekte olduğunu da işaret etmektedir.

Tedavi Görmek Değil, Tedaviye Direnmek Risklidir

Ruh sağlığı desteğini bir “engel” olarak görmek artık geçerli bir yaklaşım değildir. Destek aramak, kendini tanımanın ve güçlenmenin bir parçasıdır. Bazı bireyler hâlâ “Sistemde görünürsem ileride sorun yaşar mıyım?” endişesi taşımaktadır. Oysa gerçek risk, bu korku nedeniyle tedavi arayışını ertelemektir. Hislerini bastırmak, destek almaktan kaçınmak, kişinin hem duygusal hem işlevsel kapasitesini zayıflatır. Geçmişte psikolojik destek almak, zayıflık değil farkındalıktır. Kişi sorunlarını fark edip adım atabiliyorsa, bu onun dayanıklılığının göstergesidir.

Dijital Çağda Ruh Sağlığı Takibi

Bugün tüm sağlık kayıtları e-Nabız sistemi üzerinden güvenli biçimde tutulmaktadır. Ancak bu bilgiler yalnızca kişi ve yetkili hekimler tarafından görüntülenebilir. Bu kayıtların, memuriyet veya mesleki başvuru süreçlerinde otomatik bir elenme nedeni olarak kullanılması hukuken mümkün değildir. Bu nedenle psikolojik destek arayışında olan bireyler, “kayıt altında görünürüm” kaygısını taşımadan sürece adım atabilir. Ruh sağlığı takibi dijitalleşse de gizlilik ilkesi korunmaktadır.

Ruh Sağlığında Cesaret: Yardım İstemek Zayıflık Değil, Güçtür

Ruhsal destek almak, mesleki hedeflerin önünde değil; arkasında durur. Tıpkı bir sporcu için antrenör neyse, bir birey için psikolojik destek de odur. Gerçek cesaret, güçlü görünmekte değil, ihtiyaç duyduğunda destek isteyebilmekte gizlidir.

Yönetmelikler Değişiyor, Algılar da Değişmelidir

Artık ruh sağlığına dair kayıtlar bir “engel belgesi” değil, geçmişte alınan bir destek göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Devlet kurumları da psikolojik desteği “işlevsellik kaybı” olarak değil, önleyici sağlık hizmeti olarak tanımlamaya başlamıştır. Ancak toplumda hâlâ “ya görünürsem” endişesi sürmektedir. Bu değişimin kalıcı olabilmesi için bireylerin ruh sağlığı desteğini bir tehdit değil, bir hak ve gereklilik olarak görmesi gerekmektedir.

Psikolojik Destek Bir Lüks Değil, Bir Hak

Ruh sağlığı hizmeti almak bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ruh sağlığını “fiziksel sağlık kadar korunması gereken bir iyilik hâli” olarak tanımlar. Dolayısıyla psikolojik destek almak yalnızca bireyin değil, toplumun da güçlenmesine katkı sağlar. Ruhsal dayanıklılığı yüksek bireyler, krizlerle daha sağlıklı baş eder; bu da toplum genelinde refahın artmasına doğrudan katkı sağlar.

Ruh Sağlığınız Engel Değil, En Büyük Gücünüzdür

Ruh sağlığına dair adım atmak bir engel değil; kendi üzerine yapılan bir yatırımdır. Destek almak cesaret ister ama asıl cesaret, ne zaman desteğe ihtiyaç duyduğunu bilmektir. Unutmayın: Ruh sağlığınız kıymetlidir. Artık bir engel değil, en büyük gücünüzdür.